Yani Kürtlerin acılı kaderini bu aile dibine kadar yaşıyor. Aile 37 yıl önce Koğak'tan İzmir'e göç ediyor. 2015 yılda İşid çeteleri Kobanê'ye saldırıyor. Ve her yerde Kürtler protesto ediyor. Ekrem'de İzmir'de katıldığı bir protestoda önce silahla vuruluyor, daha sonra yerde yaralı yatarken linç ediliyor. Be bir kaç gün sonra hayatını kaybediyor.
Ekrem'in kardeşi 2015 yılında gazeteci Oral Çalışlar'a bir mektup gönderiyor. Kardeşinin mektubu;
"Sayın Oral Çalışlar bey
Beni ciddiye alıp derdimi dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
Ben İbrahim Kaceroğlu. Abim Ekrem Kaceroğlu, 7 ekimde İzmir’de "IŞİD'i lanetleme ve Kobani'ye destek yürüyüşü" için babam ve 25 ve 30 yaşlarında iki kardeşimin de aralarında bulunduğu ve aynı mahallede oturan arkadaşları ile birlikte Doğanlar semtine gitmişler.
Tek amaçları, mazlum ve sahipsiz insanların zalimce yok edilişine dikkat çekmek olan bu grubun yürüyüşünü, polis engelliyor.Yürüyüş konusunda polisle görüşmeler yapıldığı halde çözüm bulunamamış. Abim, grubun toplandığı alanda hiçbir şekilde küçücük de olsa bir taşkınlık yapmıyor. Çevreye zarar vermiyor. Polisle çatışmıyor.
Abim, yürüyüş yapacak olan grubun sözcüleri polisle görüşürlerken, başından sonuna kadar, tüm görüntülerde, görüşmeleri sadece durup seyrettiği net bir şekilde görülüyor.
Bir anda yürüyüş için bekleyen grup ile polis arasında arbede çıkıyor. Görüntülerde de görülüyor ki abim, polisle çatışmıyor ve oradan kaçarak olay yerini terk ediyor. Aynı zamanda orada yürüyüş için giden babam ve 2 erkek kardeşim de kaçarak olay yerini terk ediyorlar ve araçlarına binip eve gitmek için hazırlanıyorlar.
Gruptan birileri, Ekrem’in vurulduğunu, babam ve kardeşlerime haber veriyor. Ekrem’in düştüğü yere gittiklerinde Ekrem’in yerde hareketsiz yattığını ve sivil bir grup tarafından o haldeyken bile linç edildiğini görüyorlar.
Küçük kardeşim, abime daha fazla zarar vermesinler diye üzerine kapanarak koruyor. Babam ve diğer kardeşim ise, abime hala vurmaya çalışan grupla boğuşuyor.
Abim yerdeyken ve caniler darp ederken, göstermelik koruyan polisler, kardeşim ve babam ile boğuşan canileri koruyor. Abim, 15- 20 dakika ateşli silahla vurulmuş ve alçakça darp edilmiş halde yerde yattığı halde, olay yerine ambulans çağrılmıyor.
Olay yerinde bulunan sivil polisler, yerde hareketsiz yatan ve ateşli silahla yaralanmış olan abimi korumuyorlar ya da korumak istemiyorlar. Sivil polisler dışında, olay yerinde Çevik Kuvvet de var. Onlar da hiçbir şekilde yerde yatan yaralıyı korumuyorlar.
Olay yerinden geçen hayırsever bir vatandaş, kardeşlerimle birlikte ağır yaralı haldeki abimi hastahane acil servisine götürüyorlar.
Benim ve tüm aile bireylerimizin yüreğini en çok yaralayan, abimin vurulmasından çok, o haldeyken, savunmasızken, canice linç edilmesidir. Emniyetin verdiği görüntülerde Ekrem’in vuruluşuna dair hiçbir görüntü yok. Avukatımızla yaptığımız görüşmelerde görüntülerin kasten eksik verilmiş olabileceğini öğreniyoruz. Ayrıca olay yerinde olan toma, abimin yerde hareketsiz yattığı alana geldiğinde, abimin yerde yattığı göründüğü halde o alanı çekmeyip, yaklaşık 4 dk. boş alanı çekip linç edenlerin görüntülenmemesi için uğraşıyor.
Ayrıca genel görüntüler incelendiğinde, Emniyetin görevinin dışında işler yaptığı görülüyor.Yürüyüş için gelen grubun çoğunluğunun Kürt olduğunu bildiklerinden, çok önceden o mahallede oturan sağ görüşlü insanları sanki savaşa hazırlar gibi bir çaba içine girmişler.
Görüntülerde, sivil polislerin kargaşa başladığında karşıt görüşlü gruba "haydi cengaverler saldırın" dediği ve grup saldırıya geçtiğinde "yapmayın yapmayın", akabinde "elinize sağlık" dediği net bir şekilde görülüyor. Ayrıca abim olay yerinden götürüldükten sonra, olay yeri koruma altına alınmıyor. Bir kaç saat geçtikten sonra, kadınlı erkekli sivil polisler, "Olay Yeri Ekibi"ni beklemeden olay yerini uzun bir süre tarıyorlar. Ne aradıkları belirsiz.
Daha sonra 4 saat kadar bir süre, olay yerinde bir sürü sivil vatandaş ve araçlar geçiyor. Olay yerinde herhangi bir güvenlik şeridi yok. "Olay Yeri Ekibi" çok sonra gelip, göstermelik bir inceleme yapıp gidiyor. Polisin tüm bu tavrı, polisin bir şekilde suçlu olduğunu ya da suçluların ortağı olduğunu gösteriyor.
Başka olaylarda anında suçlulara ulaşılırken, abim hastahanede oluşunun 4. Gününde 4 kişi formaliteden göz altına alındı. 2 tanesi aynı gün serbest bırakıldı. Diğer iki kişi ise 2 ay sonra abimin net adli tıp raporu çıkmadığı halde, usulsüz bir şekilde serbest bırakıldılar. Abim 12 gün Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde anestezik yoğun bakımda hayata tutunmaya çalıştı, fakat ne acıdır ki abimi kaybettik.O kadar büyük acımız var ki anlatılmaz.
En çok zorumuza giden şey ise; Kürt olunca ya da sol zihniyetli olunca bir canın yok olması, ölmesi çok değersiez sayılıyor.
Ayrıca bu olay, doğru düzgün haber dahi yapılmadı.Sizden ricam çığlığımızı duyurmada bize ses olmanız.Linç görüntüleri youtube da. "Ekrem Kaceroğlu linç görüntüleri" diye bakarsanız görürsünüz.
İlk genel mahkemesi 25 mart 2015 tarihinde. O zamana kadar sesimizi duyurursak faydalı olacağını düşünüyorum.
Ekrem Kaceroğlu evli, 16, 14 ve 7 yaşlarında üç kız sahibi. Kendine ait bir çay ocağı işleten, işçi çalıştıran, devlete vergisini veren düzenli ve mütevazi bir vatandaş.Hiçbir sabıka kaydı yok. Suçsuz ve masum bir vatandaş.
Türkiye Cumhuriyeti, bu masum vatandaşını korumadı ve öldürdü.Aslen Muş Bulanık'lıyız. 33 yıldır İzmir Bornova'da ikamet etmekteyiz. Biz sekiz kardeşiz, beşimiz erkek, üçümüz kız, beş erkek te devletimize askerlik hizmetimizi tamamladık. Hiç birimizin sabıka kaydı yok.
Sade vatandaşlar olarak yaşamımıza devam ediyorduk.Fakat devletimiz, yüreğimizi söküp yerinden aldı. Suçluların ortaya çıkarılması bizim için çok önemli. Desteğiniz için şimdiden teşekkürler."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder